Fotoğraf çekmek ya da fotoğrafçı olmak işte bütün mesele bu…

Özlem Zeynep

09-10-2023

Paylaş >

Belki zamanla fotoğrafçılığa bakış açısı değişebilir. Bu işin ehli olan kişilerin fotoğraf çekmesi önem kazanabilir.
Sene 2011, her şey işyerimdeki bir arkadaşımın doğum yapacak olan eşi için fotoğraflarını çekmemi istemesiyle başladı.

Kendimi bildim bileli fotoğrafçılık çok sevdiğim bir hobimdi. Her zaman yanımda küçük de olsa bir fotoğraf makinasıyla dolaşırdım. Şimdi cep telefonları çıktı anlık çekimler onlara kaldı. Çeşitli atölyelere, gruplara katıldım eğitimler için. En son parçası olmaktan gurur duyduğum Muammer Yanmaz’ın Kırk Haramiler Fotoğraf Grubu’nda hem temel hem de pro eğitimlere katıldım. Burada tanıştığım fotoğrafçı arkadaşlarım sayesinde ve Muammer Hoca’mızın sayesinde fotoğrafçılığı profesyonel olarak da yapabileceğimi düşünmeye başladım.

İş yerimdeki arkadaşım, doğum fotoğraflarını çekmemi istedi ve teklifini çekinerek de olsa kabul ettim. İlk kez bir doğumu birebir izleme ve belgeleme şansı edinmiştim. Bu çekimle birlikte doğum fotoğrafçılığına aşık oldum. Fotoğrafçılığın bambaşka bir yönüydü. Birilerinin en özel anlarına eşlik etmek, belgelemek muhteşem bir duyguydu. Fotoğrafını çektiğim bebekler sanki benim çocuklarımmış gibi bir hisle baktım fotoğraflara.

Böylece doğum fotoğrafçılığı için çalışmaya başladım. İlk iş, hala doğum fotoğrafçılığının kıdemlisi olduğunu düşündüğüm Ayça Oğuş’un atölyesine katıldım. O dönemde özel hastanelerde doğuma her fotoğrafçı girebiliyordu. Ameliyathaneye girmenin ve orada davranışların da tabii ki kuralları var. Bunları atölyelere katılmadan el yordamıyla öğrenenler yüzünden bir süre sonra hastaneler ve doktorlar sorunlar yaşamaya başladı. Aynı zamanda doğum fotoğrafçılığı dikkat çekici bir gelir kaynağı olarak görülmeye başlandı dolayısıyla doğum fotoğrafçıları da hızla çoğaldı.

Zamanla hastaneler doğum fotoğrafçılarıyla anlaşma yaparak hastaların istedikleri fotoğrafçıları seçmelerini engellediler, fotoğrafçılar da tanıdık hastane yetkilileri bularak hastaneleri tek ellerine almaya başladılar. 2013 yılının başında ben de oğlumun rahat bir çocukluk geçirmesi için kurumsal işimi bırakıp Datça’da yeni bir hayata geçmeye karar verdim.

Amacım, Datça’da da doğum fotoğrafçılığına devam etmekti. İstanbul gibi ekmek aslanın ağzında bir yer değildi Datça. İlk senemizde, yeni kurulan Marmaris Yücelen Hastanesi’nde onların anlaşmalı fotoğrafçılığını yapmaya başladım. Ama buralarda da doğum fotoğrafçılığının göründüğü kadar kolay olmayacağını anlamaya başlamıştım. Öncelikle doğum fotoğrafı çok hoş karşılanmıyordu. Zamanla alışıldı tabii ki bu bakış, fakat başka bir zorluk daha vardı: Datça-Marmaris arası doğum fotoğrafçılığı yapmak çok stresliydi ve maalesef yeteri kadar emeğimi karşılamıyordu. O sürede Datça’da tanınmaya başlamıştım ve etrafımdan düğün fotoğrafı çekmem konusunda ısrarlar gelmeye başlamıştı. Bu konuda araştırmalar yapmaya, fotoğraflar incelemeye ve ufak ufak deneme çekimleri yapmaya başladım. Uzun sözün kısası doğum fotoğrafçılığını mecburen bırakıp, düğün, aile ve özel gün fotoğrafları çekmeye başladım. Pandemiye kadar da gayet güzel bir şekilde çekim yapıyor, güzel para da kazanıyordum. Ama sadece bu çekimlerle geçimimi sağlamak hâlâ mümkün değildi. Küçük bir kafe açtık ve orada da işletmeciliği öğrenmeye başladım.

Pandemiden 1 sene öncesinde başlayan bazı moda akımları fotoğrafçılığı zora sokmaya başlamıştı. Özellikle düğünler için beklentiler çok yükselmişti. Drone çekimleri, profesyonel düğün filmi çekimleri, günler ve saatler süren dış çekim istekleri vs. bunlar için gerçekten bir ekip gerekiyordu ve benim için bu çok fazlaydı. Fotoğrafçılığı seviyordum ancak beklentiler artık fotoğrafçılık anlayışıma sığmıyordu. Bu sırada büyük şehirlerdeki düğün mekânlarının da kendi fotoğrafçılarıyla çalışmaya başladığını duyuyordum. Yeni evlenen çiftler de fotoğrafçılarını seçemiyorlardı yani… Datça’da hala böyle bir sistem yok çok şükür.
Pandemiyle birlikte gelen kapanmalardan dolayı düğünler ve eğlenceler yasaklanınca o dönemi diğer fotoğrafçılar gibi hiç iş yapmadan geçirdim. Ufak ufak da olsa başka gelir kaynaklarım olduğu için rahat atlattığımı söyleyebilirim. Ama bu işten geçimini sağlayanlar için işlerinin bir günde tamamen durması çok zor olmalı.

Fotoğrafçılığın en büyük engel ya da zorluklarından birinin cep telefonlarıyla çekimler olduğunu düşünüyorum. Pahalı bir cep telefonu olan herkesin kendisini fotoğrafçı olarak görmesi, fotoğraf düzenlemeleri için kullanılan onlarca telefon uygulamaları olması bu mesleğe basit bir bakış açısı getirdiğini düşünüyorum.
Kötü olan şu ki, cep telefonlarıyla çekilen binlerce fotoğrafa tekrar tekrar kimse bakmıyor. Özel günlerde çekilen o fotoğrafları sosyal medya hesaplarında yayınladıktan sonra bu fotoğraflar görevini tamamlamış oluyor ve sahipleri tarafından unutulup gidiyor. Hatta çoğu zaman bir kazaya kurban gidip kayboluyorlar.

Fotoğrafın basılı bir şey olduğunu, özel günlerin fotoğraflarının yıllarca bakılabilecek ürünler olmaları gerektiğini anlatmak zor şu dönemde. Belki zamanla fotoğrafçılığa bakış açısı değişebilir. Bu işin ehli olan kişilerin fotoğraf çekmesi önem kazanabilir. Özellikle düğün sahipleri bir pastaya ya da süslemelere verdikleri paradan daha az bir ücretin fotoğrafçılara verilemeyeceğini anlarlar.

Bu sorunlarla yüzleşince profesyonel fotoğrafçılık işlerimi azaltmaya ve küçültmeye karar verdim. Sevdiğim için bu işi yaptığımı unutmamam gerekiyordu. Başka hedefler koydum. Başka tarzlar buldum ve onların üzerine çalışıyorum şu anda. Zaman zaman kız isteme (evet artık böyle bir çekim de var), nişan, doğum günü gibi çekimler yapıyorum. Sergi açmak için çalıştığım projelerim var ve onları daha çok zevk alarak yapıyorum.

Tek geçim kaynağım fotoğrafçılık olamadı hiçbir zaman. Son beş senedir emeklilik hakkımı da kazandım ve halen Datça’da oğlumla birlikte yaşamımı sürdürüyorum.

Paylaş >

Özlem Zeynep hakkında:
1972 yılı İstanbul doğumlu. Okul hayatı İstanbul’da geçti. Çalışma hayatı boyunca çeşitli firmalarda, satış ve yönetici asistanı olarak çalıştı. 2012 oğluyla birlikte Datça’ya yerleşti. 1996-1998 yıllarında 2 sene İngilizce öğrenmek için İngiltere’de yaşadı. Kitap okumak, kitap analizleri yapmak, film izlemek, film okumalarına katılmak, seyahat etmek, öykü yazmak gibi hobileri var.
Bizi Takip Edin
© 2024 - Kültür Emeği. Tüm hakları saklıdır.
Logo

“Kültür Emeği Platformu Yenileme ve Teknik Altyapı Oluşturma Projesi” bir Avrupa Birliği projesi olan CultureCIVIC: Kültür Sanat Destek Programı tarafından finanse edilmektedir.