Tüm kodlarımız yalan ve bunu sindirmek zor!
Para kazanmak için bilgisine, eğitimine, birikimine güvenmiş ve hayatını böyle kodlamış bir insanın tüm kodlarının bu ülkede koca bir yalan olduğuna ayması da sindirmesi de zordur.
Mimar, müzisyen ve bekar bir anneyim.
Bu tanımları yapma sebebim, herbiri ile ilgili ortak ve ayrı sıkıntıları dillendirmeye çalışmak olacak.
2000 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Bölümü’nden mezun olarak ailemin yaşadığı şehir olan Bursa'ya döndüm. Uzun bir okuma dönemiydi. 89 girişliyim, zira okul süresince türlü işlerde çalışmak suretiyle (hem mimarlık ofisleri-gündüz-, hem müzisyen olarak-gece- ) paranın kıymeti olan, geleceğe umutla bakılan yaşlarda olunan ve hele de o yaşta “iyi” kazanarak bu kazancın sürekliliğini o zamandan sağlayabilmiş olmanın verdiği özgüvenle hayata iyi ve hızlı bir başlangıç yaptığımı düşünüyordum.
Bursa'ya döndüğümde mesleğimin dallarından biri olan eski eser, restorasyon dalına merak sardım. Zaman içinde kendi ofisimi açtım. Eski eser denince Bursa, kültürel miraslar konusunda birikimi olan bir şehirdir ve yıllar boyunca bu kültürel mirasların korunmasında bir katkım olduğunu düşünerek şehir dokusunun zedelenmeden organik yaşamını sürdürmesine yardımcı olduğum hissi ile içimi rahatlatıyorum. Projelerimizi sunduğumuz Kurul, o dönem, akademisyenlerin, konuya vakıf hocalarımızın yönlendirmeleri ile daha ‘iyi’yi ve ‘doğru’yu bulduğumuz bir atölye gibiydi.
Zaman içinde ülkede yaşanan tüm değişimlerden elbette orası da nasibini aldı ve iş yapamaz hale geldik (sosyal medya platformlarında dalga geçtiğimiz ucube restorasyon resimlerini gözünüzde canlandırırsanız, konuyu uzatmaya neden gerek görmediğimi anlayabilirsiniz).
2017 -18 yıllarında, artık ofisi olan ama hiç işi olamayan, aslında mimar ama işsiz bir mimar olmaktan öteye gidemeden, yeni bir arayışa girdim ki bu zamanlar tam da kızımı kucağıma aldığım, gelecek için sadece kendi adıma değil bilhassa onun için endişelendiğim zamanlara denk gelir. Ofisimi ve evimi kapatarak o zamanlar nispeten sakin olan sakin bir Ege kasabasına yerleştim.
Öncelikle, yaptığımız meslek her ne olursa olsun, (1971 doğumluyum) ailemizden bize kalan en büyük miras eğitimdi. Bu, kültürlü ama paralı olmayan ailelerin çocuklarına verebilecekleri en kıymetli şeydi ve biz o dönemde zar zor yetiştirdikleri parayla en iyi okullarda okuyarak bu fedakarlığın karşılığını vermeye çalışmaktan helak olduk.
Okuduk, okuduk, ne bulduysak okuduk, merak ettik, her şeyi dinledik, sonra elemeyi, seçmeyi öğrendik, tüm bunların hayatımızı zenginleştirip güzelleştireceği, üstelik kendimizin de bu birikimle el üstünde tutulacağımızı sandığımız sanal bir romantizme kendimizi kaptırdık. Elbette öyle olmadı…
Şu an kendim için verebileceğim en net tanım, benim bir eğitim zayiatı olduğumdur.
Hayatınızı kazanmak adına seçtiğiniz her yol, içinde estetik kaygı ve sanat barındırıyorsa, bu ülkede hiçbir karşılığı olmayan bir disipline ömür harcamışsınız demektir.
Para kazanmak için bilgisine, eğitimine, birikimine güvenmiş ve hayatını böyle kodlamış bir insanın tüm kodlarının bu ülkede koca bir yalan olduğuna ayması da sindirmesi de zordur.
Konu müzik olduğunda durum farklı değil, hatta daha da içler acısı... Zamanında çoğu ailenin ezber cümlesi, "Kolunda bir altın bileziğin olsun, sonra istersen müzik de yap" (ki örnekler çoğaltılabilir).
Pandemi sonrası sanat emekçilerinin yaşadığı sıkıntılar bir yana, benim bu minik kasabada gözlemlediğim durum; insanların da bir nevi mutasyona uğramış olmaları oldu. Kapalı geçen hemen 2 yılın ardından dışarı çıkan herkes eğlenceyi bir futbol maçının taraftarı gibi deşarj olmak olarak tanımladı ve yaşadı. İşe maddi sıkıntıları, yaptığınız işin basitleştirilerek küçümsenmesini, sigorta ya da herhangi bir güvenceden yoksunluğu katmıyorum bile. Artık manevi olarak da anlam ifade etmekten ya da hiç olmazsa manevi bir tatmin yaşamaktan çok uzaklaştı. Zira sanat, yapanlar, yapmaya çalışanlar, kendini başka türlü ifade etmeyi bilmeyenler için…
Dilerim bu karanlık, kendi dilince birilerine ulaşan ve aynı dilde birbirini anlamaya çalışan sanatçıların vesilesi ile yeni çıkışlar, nefes alabilme alanları bularak güzel günlere hizmet eder.
Elif Çıraklar hakkında:
03/08/1971 Bursa Anadolu Lisesi, Mimar Sinan Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü.