Türkiye'de özel tiyatroda alaylı oyuncu olmak (bölüm 1)
Özgür Akıncıoğlu
01-12-2023
Çocuğunu tek başına büyütmek zorunda olan oyuncu bir anne olarak, Kültür Bakanlığı’nın politikaları sebebiyle sürekli mağduriyet yaşadım. Mesleki kazanımlarımız, ideallerimiz olmasaydı, ekibimizle birlikte ve ayakta duramayacağımızı biliyorduk.
1993 yılından beri Ankara’daki çeşitli özel tiyatrolarda oyuncu olarak yer almaktayım.
Henüz lise öğrencisiyken tiyatro oyuncusu olmaya karar verdim. Ankara’da “Çocuk Tiyatrosu” yapan bir ekibin temel tiyatro eğitimlerine katıldım. Hemen ardından çocuk oyunlarında oyunculuk yapmaya başladım.
1994-1998 yılları arasında Alman Grips Tiyatrosu ekolünden gelen, aynı zamanda Tiyatro Bölümü, Dramatik Yazarlık Anasanat Dalı öğrencisi olan Ümit Kireççi’nin kurduğu İzdüşüm Tiyatro bünyesinde çocuk oyunları oynamaya ve animatörlük yapmaya başladım. Öte yandan farklı atölyelerle öğrenme sürecimi desteklemeye devam ettim. Pandomim, clown, yaratıcı drama, modern dans dersleri aldım.
Bugüne kadarki oyunculuk kariyerim boyunca yalnızca bu tarihler arasında tiyatrodan geçimimi sağlayacak kadar para kazandım. Yevmiye usulü bir çalışma söz konusuydu. O günün şartlarında piyasanın üstünde bir yevmiye ücreti vardı. Daha çok kreşlerde ve okullarda çocuk oyunu oynamaktaydık. Geçimimizi sağlayabilecek kadar para kazanma nedenimiz ise ayda 12 ila 15 arasında gösteri yapabilmemizdi. Bu da gösteri yaptığımız sabit kurumların olmasından kaynaklanıyordu. Yine de daha çok doğum günü ve diğer özel kutlamalardaki animatörlük geçimimizi sağlamaktaydı.
Henüz kurumsallaşmamış ve tamamı öğrenci olan bir tiyatro ekibi olarak, prova ücreti, sigorta gibi beklentilerimiz zaten yoktu. Mesleki kazanımlarımız ve ideallerimiz, bizi bir arada tutuyordu. Alternatif tiyatro modeli uygulamamız da bizi bir arada tutan bir diğer önemli unsurdu.
Hayatımı tiyatro oyunculuğu yaparak ve alaylı bir oyuncu olarak devam ettirme kararımı bu yıllarda aldım. 1998 yılında AST (Ankara Sanat Tiyatrosu) tarafından verilen tiyatro eğitimine katıldım. İlk kurumsal oyunculuk deneyimimi de AST ile yaşadım.
Daha sonra DAO (Değişim Atölyesi Oyuncuları) ismiyle kurduğumuz ekibimizle yola devam ettim. 10 yıl boyunca DAO olarak Ankara’da kiraladığımız sahnelerde tiyatro oyunlarımızı sergiledik. Bu esnada Ankara Ekin Sanat Tiyatrosu, Ankara Halk Tiyatrosu gibi “özel tiyatro”larda turne ve yerleşik ekiplerde oyuncu olarak çalıştım.
Özel tiyatrolarda çalışmak nasıl mı?
Bu ekiplerde çalışma şartları aynıdır: Tüm tiyatro oyunları için proje bazlı ve yevmiye üzerinden çalışılır. Oyunun sezon boyunca kaç gösterim yapacağı belirsizdir. Aylarca prova alarak hazırlanan bu oyunların sezon boyunca sadece birkaç kez sahnelenmesi bile olasıdır. Ancak bu esnada sezon boyunca sahneleyeceğinizi düşündüğünüz bu oyunlara yıllık planlarınızı bağlamış durumda olursunuz. Dolayısıyla aylarca verilen emeğin karşılığı olup olmayacağı belirsizdir.
Prova ücreti, yol, yemek parası verilmez ve sigorta yapılmaz. Sadece oyun başına yevmiye ödenir. Yevmiyeler, oyuncunun kıdem ve yaşına bağlı olarak küçük miktarlarda değişir. Turneler için günlük harcırah vardır, sabah kahvaltısı otelde yenir. Ancak diğer öğünlerin masrafı oyuncuya aittir. Turne harcırahı yerleşik oynarken ödenen yevmiyeden fazladır, ancak bu fazla miktar turne esnasında yemek masraflarına gider. Üstelik turne ücreti, buna karşılık olan bir ücret değildir çünkü 24 saat boyunca çalışırsınız ve evinizden uzaktasınız.
Bu kurumsal ekiplerde zaman zaman Devlet Tiyatroları’nda yer alan yönetmenler bulunur. Bazen de camianın tanıdık isimleri yönetmen olur. Bazı yönetmenler okullu-alaylı oyuncu ayrımı yapar. Bu, alaylı tiyatro oyuncularının negatif bir ayrımcılığa maruz kalmasına neden olur. Hatta konservatuvarlı ve diğer okulların tiyatro bölümlerinden mezun oyuncular arasında dahi ayrımcılık söz konusu olabilir. Bu hiyerarşik yapıda alaylı oyuncular mütemadiyen ezilir. Alaylı bir oyuncu yeteneğini yönetmene kanıtlayana ve/veya fark edilene kadar, bu yönetmenlerin gözünde en alt seviyededir.
Daha çok turne tiyatrosu yaptığım 2005-2008 yılları arasında oyun ve turne olduğu sürece aylık gelirim asgari ücretin üzerindeydi. Ancak bu gelir en fazla sekiz ayı kapsamaktaydı. Minimum dört ay boyunca maddi olarak herhangi bir gelirim olmuyordu. Bu durumda sekiz ay kazandığım parayı bir yıla böldüğümde asgari ücretin altında bir gelir oluyordu. Üstelik iki-iki buçuk ay süren provalarda harcanan yol ve yemek paralarını da çıkarınca ortada komik bir meblağ kalmaktaydı. Bu gelir hiçbir zaman sağlık ve yaşam sigortasını kapsamadı. Hiçbir oyunda ya da performansta sigortalı olarak yer almadım. Bu sigortasız çalışma tüm oyuncuları kapsamaktaydı.
Bekar bir anne olarak oyuncu olmak!
2008 yılında bir bebek sahibi oldum. 2012 yılına dek aktif olarak oyunculuk yapamadım. Bu dönemde, yarı zamanlı drama eğitmenliği yaparak, çocuklara tiyatro eğitimi vererek ve aile desteğiyle geçimimi sağlayabildim. Yeniden bir oyuncu olarak tiyatroya dönmek istediğimde ise prova saatleri nedeniyle birçok teklife olumlu yanıt veremedim. Çünkü bekar bir anneydim ve çocuğum okuldan geldiğinde onu evde karşılayacak kimse yoktu. Birçok tiyatroda olan akşam ve gece provalarına katılmam mümkün değildi. Erken saatlerde prova alan ekip ise oldukça azdı. 2012’den 2022 yılına dek yalnızca bir yetişkin oyununda yer alabildim.
Pandemi mevcut yasaların yetersizliğini daha da net gösterdi
2019 yılının sonunda başlayan ve tüm dünyayı saran küresel COVID-19 pandemisi, özel tiyatroların ve çalışanlarının sorunlarını daha da kötü hâle getirdi. Bu süreçte tüm sahneler perdelerini kapattı. Tüm sanat emekçileriyle birlikte tiyatro oyuncuları da tamamen işsiz kaldı. Birçok tiyatro ekibi dağıldı ve salonlarını kapattı. Devletin sanat emekçilerine yönelik politikalarını ve mevcut yasaların yetersizliğini yeniden deneyimlemek zorunda kaldık.
Bizler gibi “atipik” çalışma koşulları olan bir meslek grubunun sosyal yardım veya destek alabileceği herhangi bir hukuki dayanak yoktu. Bu süreçte Türkiye’de 100’den fazla sanat emekçisi maddi sorunlar nedeniyle yaşamına son verdi. Birçok oyuncu arkadaşım ailesinin yanına sığındı, bazıları ise evlerini kapatarak kalabalık gruplar şeklinde yaşamaya başladı. Ben de bu dönemi ailemin desteğiyle atlatabildim.
Birçok meslek örgütü, sendika, kooperatif ve inisiyatif gibi yapılar pandemi dönemi için Kültür Bakanlığı ile çeşitli görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerden elle tutulur sonuçlar ortaya çıkmadı. İşsiz kalan tiyatro emekçileri için Kültür Bakanlığı’nın herhangi bir girişimi olmadı. Yalnızca başvuruda bulunan kurumsal (resmi olarak vergi mükellefi olan) tiyatrolara, vergi veya SGK borcu olmaması kaydıyla, cüzi miktarda telifler ödendi. Bu telif ücreti için oyunun sahnelenmesi, bu esnada profesyonel olarak kayda alınması ve bakanlıktaki ilgili birime iletilmesi gerekiyordu.
Tiyatro İklimler olarak kuruluşumuz olan 2019 yılından kısa bir süre sonra pandemiyle karşılaştık. Pandemi sürecinde mevcut bakanlık desteğinden biz de faydalandık. Vergi, stopaj ve kameraman için harcadığımız meblağdan kalan miktarı beş ekip arkadaşı olarak bölüştük. Bu da deyim yerindeyse “Ağzımıza bir parmak bal çaldı”. Bu miktar maddi sıkıntılarımızı çözmüyordu. Belki bir faturanın ödenmesine yetti. Sonuç olarak, tiyatro ekipleri bu süreçte yalnız bırakıldı. Bireysel olarak da oyunculara yönelik tek bir adım bile atılmadı.
Tiyatro İklimler, pandemi atlatıldıktan sonra faaliyetlerine yeniden başladı. Ülkede yaşanan ve giderek derinleşen ekonomik kriz, ilk olarak kültür-sanat ve eğlence sektörüne zarar vermeye başladı. Pandemiyi atlatabilen tiyatro salonları ekonomik krizde ayağa kalkmaya çalışırken, bir yandan sürekli artan enflasyon nedeniyle salon kiralarını artırmak zorunda kaldı. Bu durum, bilet fiyatlarına da yansıdı. Nitekim temel ihtiyaçlarını karşılamakta bile güçlük çeken toplum, ilk önce sosyal ihtiyaçlarında kısıtlama yaptı. Dolayısıyla tiyatro izleyicileri ciddi oranda azaldı. Bu nedenle, biz de pandemi sonrasında ve devamındaki süreçte seyirci bulmakta zorlandık ve zorlanıyoruz.
Bugün bir çocuk oyunu için 60-100 TL, yetişkin oyunu için ise 120-300 TL arasında değişen bilet fiyatları söz konusu. Tiyatro izleyicisi daha yüksek bütçeli, kalabalık kadrolu Devlet Tiyatrosu oyunlarını daha düşük meblağlarla izleyebilmekte. Bunun yanı sıra holdinglerin finanse ettiği, popüler oyuncuların yer aldığı özel tiyatrolar mevcut ve izleyiciler yılda daha fazla tiyatroya gitmek yerine birkaç kez tiyatroya gidip bütçelerini bu oyunlar için harcamayı tercih ediyorlar. Diğer özel tiyatrolar, bu haksız rekabet ortamında direnmeye çalışıyor.
Tiyatro İklimler olarak kuruluşumuzdan bu yana ikisi çocuk, üçü de yetişkin oyunu olmak üzere beş oyun sergiledik. Piyasada var olabilmek adına, kiraladığımız sahnelerde belirli periyotlarla oyunlarımızı sergilemeye gayret ediyoruz. Tüm proje ve reklam bütçemizi kendi cebimizden karşılıyoruz. Bu nedenle yetersiz kalan reklam bütçemiz, duyulmamıza ve seyirci toplamamıza yetmiyor. Sanatımızı ve idealimizi yaşatmak adına biz oyuncular, yevmiye almadan, karşılıksız çalışmayı göze alıyoruz. Buna rağmen, sahne kirası ve teknik ekip yevmiyesi için çoğu zaman borçlanmaktayız.
Devamı... Özgür Akıncıoğlu hakkında:
1990’lardan beri tiyatro oyuncusu olarak çalışmaktadır. Ankara Sanat Tiyatrosu, Değişim Atölyesi Oyuncuları, Ankara Ekin Sanat Tiyatrosu ve Ankara Halk Tiyatrosu gibi köklü tiyatro kurumlarında oyunculuk yapmıştır. Halen Tiyatro İklimler bünyesinde oyunculuk çalışmalarına devam etmektedir.